29 Ocak 2009 Perşembe

Virüslerle köşe kapmaca oynuyoruz


Geçen hafta başlayan bir virüs atağına karşı koymaya çalışıyoruz ailece. Ailenin 4/3ü adeta döküldü…ancak Kaya’yı olağanüstü çabalarımızla koruduk bu dalgadan…şu yaz bir gelse artık !!!

Maya 15 Eylülden beri kısa aralıklara sürekli hasta. Geçen hafta eve taşıdığı bir virüs neticesinde; Maya 1 hafta yüksek ateşle , kocam 40,5 ateşle acilde serum takılarak ben ise 39,5 ateşle ruh gibi herkese yetişmeye çalışarak adeta döküldük. Kaya da nasibini almasın diye evde sıkı yönetim ilan ettim. Kaya odasında karantinada, odaya sadece elini yıkayıp maske takan girebilir..her gün kıyafet değiştirilir, öpmek ve koklamak yasak. Buna bir de çılgın bir emzirme maratonu eklenince …mucizevi şekilde Kaya’yı koruduk.

Bir yandan da internette araştırdım, bu çocuğu nasıl koruruz diye…

Diyor ki…

Bağışıklık sistemi en iyisini yapmaya çalışır.

Her bebek hastalanır. Bebeklerin bedeni sadece gelişimi için çok çaba göstermez aynı zamanda sağlığı için de büyük çaba sarf eder. Anne karnında annesinden almış olduğu antikorlar sayesinde, aslında mikroplarla çok iyi savaşabilecek durumdadır, fakat doğduğunun ilk 6 ayında ortalama 300 farklı virüsle tanışır ve hızlı bir şekilde bu virüsleri kapar.

Bu rakam size korkunç gelebilir, fakat değildir. Bebeğin bedeninin ilerde, başka virüslerin saldırılarına karşı baş edebilmesi ve bu savunma sistemini oluşturabilmesi için bu çalışmalara gerek vardır.

Bebeğinize mikroplara karşı savunmasında nasıl yardımcı olabilirsiniz?

Gereğinden çok fazla hijyen zarar verir. Geçen senelerde yapılan araştırmalarda fazla titizliğin bazı deri hastalıkları oluşumuna yol açtığı görülmüştür.

Bununla birlikte bebeğin aşırı mikrop kapmasını da önlemelisiniz.

- Soğuk algınlığı veya başka hastalığı olan hayvanları ve kişileri bebeğinize yaklaştırmayın. Köpeğiniz varsa, dışardan geldikten sonra bebeğin odasına girmesini yasaklamalısınız, o zaman bebeğinizin bağışıklık sisteminin rahat nefes almasını sağlamış olursunuz.

- Her sabah ve akşam odayı havalandırın. Virüsler ve bakteriler sıcak ve havasız kalan yerlerde bulunmayı severler, çünkü onlar böyle ortamlarda rahatça çoğalırlar.

- Altını bağladığınız yer ve bebek küveti cilde zarar vermeyecek deterjan ve bezler kullanarak temizlenmelidir.

- Emzirmeden, banyo aldırmadan ve altını değişmeden önce hemen ellerinizi yıkamalısınız.

- Bebeğinizle birlikte bol bol temiz havaya çıkın. Temiz hava bebeği daha çabuk güçlendirir ve direnç sisteminin daha hızlı oluşmasını destekler. Fakat dışarı çıkarken sıcağı ya da soğuğu göz önüne alın ve doğru kıyafetler giydirin.

- Bebeğinizi bol bol sevin, ona yumuşak ve sevgi dolu yaklaşın, ilginizi üzerinden eksik etmeyin ki, küçük ruhu mutlu olsun ve mutlu kalsın. Mutlu bir ruh bağışıklık sisteminin en sağlam dayanağıdır.

17 Ocak 2009 Cumartesi

Uzun bir kış günü…

Şu kış günleri de bazen bitmek bilmiyor. Bu sabah yedi buçukta kalkan Maya kahvaltıya kadar tam üç kere kıyafet değiştirdi. Bu aralar taktı kıyafet deneme olayına, odası defile kulisi sanki. Uzun bir kahvaltının ardından öğlen gideceğimiz tiyatro için sabırsızlanan Maya’yı laflayarak oyalamaya çalışırken, bir yandan da Kaya’nın bitmeyen süt talebini karşılamaya çalışıyordum. Öğlen yemeğini ocağa koyar koymaz beş çayı için mükemmel bir muffin tarifi denedim:

Parça Çikolatalı Muffin ( 12 adet )

200 g un,
1 paket vanilya şeker,
3 çay kaşığı kabartma tozu,
1 paket vanilyalı puding tozu,
150 g şeker,
200 g yumuşak tereyağı veya margarin,
3 yumurta,
100 ml süt ile mikserde karıştırılır.
100 g Damla Çikolata eklenir ve kaşıkla karıştırılır ve muffin kalıplarına doldurulur.
Önceden ısıtılmış elektrikli fırında 180°C ve ya fanlı fırında 160°C ‘de orta rafta 25 dakika pişirilir.

Eve gelir gelmez muffinlere saldıran Maya ile odasında çok eğlenceli bir sayı çalışması yaptık.

Benimle olan son aktivitesi ise sulu boya ile makarna boyamaca oldu. Maya rengarenk makarnaları ardından ipe dizerken şaşırdım doğrusu, kırk yıllık takıcı edasıyla boncukları bir bir dizdi incecik iğneyle.
Akşam yemeği için mutfağa kaybolduğumda babasıyla uçak yolculuğuna çıktı. Bu yolculuk daha sonra yemek boyunca devam etti, zira mutfak masası birden İstanbul-İzmir seferinin yemek servis sahnesi oldu. Baba pilot, maya ve kardeşi yolcu ve bendeniz, her zamanki gibi servis yapan kişi olarak, hostes rolünü üstlendim. Kaya’nın altını doldurmasıyla son ihtiyaç molasını veren ekip “yolcuların” banyo sefasının ardından yatağı boyladı….

9 Ocak 2009 Cuma

Kardeşim ne zaman gelecek ?


Maya kardeşi Kaya’nı gelişini ben 3 aylık hamileyken öğrendi. Doktorumuz Maya da ruhen hazırlansın diye karnım belirince söylememi önerdi. Bütün yaz kardeşi ile ilgili sorular sordu, bebek görünce “kardeşim de mi ….” ile başlayan cümlelerle gittikçe artan merakını belli etti. Sonbahar geldi, biz Alaçatı’dan evimize ve Maya “şatosuna” döndü ve büyük bir merakla hep birlikte Kaya’nın gelişini bekledik. Yuvadaki pedagogun ve doktorumuzun önerleri doğrultusunda Maya’nın Kaya ile ilk karşılaşması planlanmaya başlandı. 20 Ekim sabahı Maya sabah okula, anne ve baba hastaneye gider ve Kaya’yı doğurur, baba Maya’yı yuvadan almaya gider “doktor anneyi hastaneye çağırdı – Kaya artık yeterince büyümüş- Kaya artık yanımıza geldi” der ve bebeği bebek odasından birlikte alıp bana getirir. Odada Maya’ya Kaya’nın yanında getirdiği hediye takdim edilir….. ve bu hediye furyası böyle günlerce devam eder.
“Maya abla oldu -tebrikler” hediyeleri ile Maya abla olmanın ne kadar da süper bir şey olduğunu düşündü. Bu arada eşim Tayfun da elinden geldiğince kendini Maya’ya adamış durumda. Ancak o günde 20 saat uyuyan kardeş yavaş yavaş varlığını daha da belli etmeye başlayınca Maya “arıza” sinyalleri vermeye başladı. Bu günlerde asabi ve çok nazlı ve biz de bazen ikisine nasıl yetişeceğiz diye sınırlarımızı zorluyoruz ama olsun… iyi ki varlar ..iyi ki anneyiz…iyi ki babayız....

“kardeş kıskançlığı” ile ilgili bazı linker:
http://arama.hurriyet.com.tr/arsivnews.aspx?id=7825401
http://www.cocukpsikolojisi.net/?module=pages&SID=63
http://www.psiko-dan.com/yazi/kardes-kiskancligi-nasil-onlenir